10 Mart 2016 Perşembe

Unvan & Ücret İkilemi

  Yakın geçmişten buyana hangi meslekte olursa olsun farklı farklı unvanların türediği bir gerçeklik söz konusu. Unvan; işverenlerin yeni mezunları işletmeye çekme aracı olarak kullandığı önde gelen silahlardan biri ve çoğunlukla tercihleri bu yönde. Neden bu şekilde olmasın ki? Küreselleşen vitrin merakı, fizyolojik ihtiyaçları karşılamadan saygınlık, kendini gerçekleştirme ihtiyacı duyma vb. nedenlerden dolayı aday ilgili işvereni daha çekici bulabiliyor çoğu zaman.

  90’lı yıllarda çocuk olan nesli (şuan mezun veya yeni mezun) sosyal medya ya da başka araçların etkisiyle sokakta gülüp oynadığı insanlarla kıyasıya yarışa sokan bir katalizörden bahsediyoruz. Akabinde samimiyetsizliğimizin bizleri yaşamımız için bir araç olan ücret ve türevlerinden çok, benliğimizin rehavetine ittiğini görmezden gelmememiz gerekli. Çünkü özenli ve tatmin edici bir vitrin, her zaman içerisinin de aynı doğrultuda olduğunu göstermez. E birinin eksiği de diğerini aratacağına göre her iki durumda da dengeli olmak hem işveren hem de aday açısından faydalı olacaktır.

Konu ile alakalı Sayın Mustafa Aracı’nın yorumu;
Stajyerler üzerinden konuşursak; kurumumuza gelen mesleki uygulama personellerinin de bizlerle paylaştığı gelecek planlamaları içerisinde ilk sırada, okudukları bölümler ile ilgili birikimi yetkiye dönüştürecek kıvamda meslek sahibi olmaları geliyor. Yani birlikte çalışacakları iş arkadaşlarının onları isimleri ile değil de, Hanım ve Bey ile bezenmiş yeni adları olsun istiyorlar. Kurumları hakkında karar alıcı pozisyonlarda bulunmayı hedef haline getiren yeni mezunlar, özellikle kurum dışındaki organizasyon ya da işbirlikçileri tarafından saygı ve değer gösterilecek, muhatap alınacak unvanları istemektedirler.Ancak hayat şartları sebebiyle ve yaşın ilerlemesi ile konunun bir yuva kurup aile sahibi olmakla alakalı kısmında, unvan ve kariyerin, onları para ile olacak ilişkilerinde pek fayda sağlamayacağını gördüklerinde, kazançlarını sorgulamaya başlarlar. Örnek verecek olursak, çalıştığım kurumda devrelerinden bir üst kademede evrak imzalayabilmek uğruna Başmühendis unvanı alabilmek için gecesini gündüzüne katan yıllarını harcayan, her türlü politik oyuna da dahil olan ve sabırla bekleyen biri, çocuklarının okul masrafları ve emekliliği ile ilgili yatırım konuları gündemini tamamen meşgul ettiğinde, maaşı çokta fark etmeyen bu unvan ile başmühendis olmaktansa cebi para dolu bir esnaf Ahmet abi olmayı çok isterler..

Burada da Hz.Mevlana'ya kulak vermek boynumuzun borcudur;

Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok!



Oysa ne kadarda az düşünüyoruz değil mi?

                                                                                                              İK BEYLİĞİ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder