Yakın geçmişten buyana hangi meslekte olursa olsun farklı
farklı unvanların türediği bir gerçeklik söz konusu. Unvan; işverenlerin yeni
mezunları işletmeye çekme aracı olarak kullandığı önde gelen silahlardan biri
ve çoğunlukla tercihleri bu yönde. Neden bu şekilde olmasın ki? Küreselleşen
vitrin merakı, fizyolojik ihtiyaçları karşılamadan saygınlık, kendini
gerçekleştirme ihtiyacı duyma vb. nedenlerden dolayı aday ilgili işvereni daha
çekici bulabiliyor çoğu zaman.
90’lı yıllarda çocuk olan nesli (şuan mezun veya yeni mezun)
sosyal medya ya da başka araçların etkisiyle sokakta gülüp oynadığı insanlarla
kıyasıya yarışa sokan bir katalizörden bahsediyoruz. Akabinde
samimiyetsizliğimizin bizleri yaşamımız için bir araç olan ücret ve
türevlerinden çok, benliğimizin rehavetine ittiğini görmezden gelmememiz
gerekli. Çünkü özenli ve tatmin edici bir vitrin, her zaman içerisinin de aynı
doğrultuda olduğunu göstermez. E birinin eksiği de diğerini aratacağına göre her
iki durumda da dengeli olmak hem işveren hem de aday açısından faydalı
olacaktır.
Konu ile alakalı Sayın Mustafa Aracı’nın yorumu;
Stajyerler üzerinden konuşursak; kurumumuza gelen mesleki
uygulama personellerinin de bizlerle paylaştığı gelecek planlamaları içerisinde
ilk sırada, okudukları bölümler ile ilgili birikimi yetkiye dönüştürecek
kıvamda meslek sahibi olmaları geliyor. Yani birlikte çalışacakları iş
arkadaşlarının onları isimleri ile değil de, Hanım ve Bey ile bezenmiş yeni
adları olsun istiyorlar. Kurumları hakkında karar alıcı pozisyonlarda bulunmayı
hedef haline getiren yeni mezunlar, özellikle kurum dışındaki organizasyon ya da
işbirlikçileri tarafından saygı ve değer gösterilecek, muhatap alınacak
unvanları istemektedirler.Ancak hayat şartları sebebiyle ve yaşın ilerlemesi ile
konunun bir yuva kurup aile sahibi olmakla alakalı kısmında, unvan ve
kariyerin, onları para ile olacak ilişkilerinde pek fayda sağlamayacağını
gördüklerinde, kazançlarını sorgulamaya başlarlar. Örnek verecek olursak,
çalıştığım kurumda devrelerinden bir üst kademede evrak imzalayabilmek uğruna
Başmühendis unvanı alabilmek için gecesini gündüzüne katan yıllarını harcayan,
her türlü politik oyuna da dahil olan ve sabırla bekleyen biri, çocuklarının
okul masrafları ve emekliliği ile ilgili yatırım konuları gündemini tamamen
meşgul ettiğinde, maaşı çokta fark etmeyen bu unvan ile başmühendis olmaktansa
cebi para dolu bir esnaf Ahmet abi olmayı çok isterler..
Burada da Hz.Mevlana'ya kulak vermek boynumuzun borcudur;
Nice insanlar gördüm üzerinde elbise yok, nice elbiseler gördüm içinde insan yok!
Oysa ne kadarda az düşünüyoruz değil mi?
İK BEYLİĞİ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder